Konuştuğun İngilizce Neden Hep Biraz 'Garip' Geliyor?

Makaleyi paylaş
Tahmini okuma süresi 5–8 dk

Konuştuğun İngilizce Neden Hep Biraz 'Garip' Geliyor?

Yıllardır İngilizce öğrenmene, bolca kelime bilmene ve bir yığın dil bilgisi kuralını ezberlemene rağmen, neden ağzından çıkan her cümlenin sanki bir robot gibi, doğallıktan uzak olduğunu hissediyorsun? Hatta ana dili İngilizce olanlar bile dinlediğinde biraz 'garip' buluyor?

Sorun belki de ne kadar zor kelimeler kullandığında değil, aksine cümledeki 'zamanı' düzenleme biçiminde yatıyor.

Bu durum, film izlemeye benziyor; bazı yönetmenler hikayeyi büyüleyici bir şekilde anlatabilirken, bazıları izleyiciyi kafa karışıklığına sürükler. Fark şurada ki, iyi bir yönetmen zamanlamayı (zamanın akışını) nasıl ayarlayacağını bilir.

Bugün, sıkıcı dil bilgisinden bahsetmeyeceğiz; bunun yerine 'iyi bir yönetmen' gibi İngilizce konuşmayı ele alacağız.

İyi İngilizce Konuşmak, İyi Bir Yönetmen Olmak Gibidir

İyi bir yönetmen, hikaye anlatırken mutlaka üç şeyi açıkça belirtir:

  1. Bu sahne ne kadar sürdü? (Süre - Duration)
  2. Bu sahne ne sıklıkla ortaya çıkıyor? (Sıklık - Frequency)
  3. Hikaye ne zaman geçiyor? (Zaman Noktası - When)

İngilizce cümlelerdeki zaman zarfları, bu üç zaman öğesinin (çekimin) rolünü üstlenir. Ana dili İngilizce olanların akıcı ve doğal konuşmasının nedeni ise, zihinlerinde bu öğelerin sırasını düzenleyen yazılı olmayan bir 'yönetmen kuralı'nın olmasıdır.

Bu kural, aslında çok basittir.

Yönetmenin Zaman Kuralı: Önce 'Ne Kadar Süre', Sonra 'Ne Sıklıkla', En Son 'Ne Zaman'

Bu altın sırayı unutmayın: 1. Süre → 2. Sıklık → 3. Zaman Noktası

İngilizce dil hissinin (sezgisinin) temel sırrı budur. Birkaç örneğe bakalım:

Senaryo Bir: Sadece 'Süre' ve 'Sıklık'

I work for five hours (Ne kadar süre) every day (Ne sıklıkla). Ben her gün beş saat çalışırım.

Gördüğünüz gibi, önce 'ne kadar süre' (for five hours) belirtiliyor, ardından 'ne sıklıkla' (every day) ifade ediliyor. Sıra çok net.

Senaryo İki: Sadece 'Sıklık' ve 'Zaman Noktası'

The magazine was published weekly (Ne sıklıkla) last year (Ne zaman). Bu dergi geçen yıl haftalık olarak yayımlanıyordu.

Önce 'sıklık' (weekly) belirtiliyor, ardından 'zaman' (hikaye bağlamı) (last year) vurgulanıyor.

Senaryo Üç: Üç Zaman Unsuru Bir Arada

Şimdi, en büyük meydan okumayla yüzleşelim. Eğer bir cümlede aynı anda 'süre', 'sıklık' ve 'zaman noktası' varsa ne yapmalıyız?

Korkmayın, yönetmen kuralımızı uygulayalım:

She worked in a hospital for two days (1. Ne kadar süre) every week (2. Ne sıklıkla) last year (3. Ne zaman). O geçen yıl her hafta hastanede iki gün çalıştı.

Şimdi her şey daha net değil mi? Zaman unsurlarını 'ne kadar süre → ne sıklıkla → ne zaman' sırasına göre dizdiğinizde, tüm cümle anında netleşir, güçlü hale gelir ve kulağa son derece doğal gelir.

'Zaman Hissini' Sezginize Dönüştürün

Bir dahaki sefere İngilizce konuşmadan önce, artık o karmaşık kuralları düşünmeyin.

Kendinize şunu sorun: "Bu cümlenin yönetmeni olarak, hikayemi daha net anlatmak için zamanı nasıl düzenlemeliyim?"

  • Önce Süreyi Belirle: Bu olay ne kadar sürdü? for three years, all day
  • Sonra Sıklığı Ayarla: Ne sıklıkla oluyor? often, sometimes, every morning
  • En Son Zamanı Belirle: Bütün bunlar ne zaman oldu? yesterday, last month, now

Elbette, en iyi yönetmenlerin bile pratik yapmaya ihtiyacı vardır. Dünyanın dört bir yanındaki arkadaşlarınla iletişim kurarken, bu 'yönetmen zihniyeti' işine yarayacaktır. Eğer stressiz bir pratik alanı arıyorsan, Intent adlı sohbet uygulamasını deneyebilirsin. Uygulamanın yerleşik yapay zeka çevirisi, dil bariyerlerini aşmana yardımcı olur ve yanlış kelime kullanma endişesi yerine 'iyi bir hikaye anlatmaya' odaklanmanı sağlar. Gerçek insanlarla doğal bir şekilde sohbet ettiğinde, bu zaman düzenlemelerinin farkında olmadan sezgin haline geldiğini göreceksin.

Bugünden itibaren ezberlemeyi unut. Bir yönetmen gibi düşünmeyi öğren, göreceksin ki İngilizcen sadece daha doğru olmakla kalmayacak, aynı zamanda daha ruhlu hale gelecek.