Ezberlemeyi Bırakın! Dil Bir Müze Değil, Akan Bir Nehirdir.

Makaleyi paylaş
Tahmini okuma süresi 5–8 dk

Ezberlemeyi Bırakın! Dil Bir Müze Değil, Akan Bir Nehirdir.

Hiç böyle hissettiğiniz oldu mu?

Onca yıl İngilizce öğrenmek için emek harcayıp, sayısız kelime ve dil bilgisi kuralını ezberlediniz, ama bir yabancıyla sohbet ettiğinizde veya en yeni Amerikan dizilerini izlediğinizde, hep bir adım geride kaldığınızı mı hissettiniz? Dün öğrendiğiniz kelimenin bugün yeni bir anlamı mı oldu? Ders kitaplarındaki standart kullanımlar internette çeşitli argolar ve kısaltmalarla mı değiştirildi?

Bu hayal kırıklığı, sanki eski bir haritayı canla başla öğrenmişsiniz de, bir de bakmışsınız ki altındaki şehir çoktan gökdelenlerle dolmuş, sokakları değişmiş gibi.

Peki sorun nerede?

Sorun sizde değil, dili ele alış şeklimizde. Bize her zaman dilin bir müzedeki sergi nesnesi, kitaplara yazılmış, asla değişmeyen kurallar bütünü olduğu öğretildi. Adeta arkeologlar gibi, onun "fosillerini" dikkatle inceliyoruz.

Ama gerçek şu ki: Dil, kesinlikle durağan bir müze değil, aksine durmadan akan, canlı bir nehirdir.

Bu nehri hayal edin.

Onun kaynağı, binlerce yıl önceki kadim dillerdir. Nehir suyu kaynaktan çıkar ve yol boyunca ilerler. Yeni yataklar açar, tıpkı gramerin yavaşça evrimleşmesi gibi; yol boyunca çamuru, kumu ve taşları sürükler, tıpkı dilin dünya kültürlerini absorbe etmesiyle yeni kelimeler ve argolar üretmesi gibi; sayısız kola ayrılır, çeşitli aksanlar ve lehçeler oluşturur; bazen bazı kollar kurur, tıpkı Latince gibi "ölü" bir dil haline gelir ve sadece nehir yatağının izlerini bırakır.

Bugün söylediğimiz her cümle, kullandığımız her kelime, bu büyük nehrin en yeni, en canlı dalgasıdır.

Bu yüzden, internette yeni bir kelime duyduğunuzda veya daha önce görmediğiniz bir ifadeyle karşılaştığınızda, bir "hatayla" karşılaşmış olmazsınız, aksine bu nehrin gözlerinizin önünden akıp geçişine tanık olursunuz. Bu aslında heyecan verici bir şey olmalı!

Peki, bu nehirde nasıl yol alacağız, dalgalara kapılıp kalmadan?

Cevap şudur: Tüm nehir yatağının haritasını ezberlemeye çalışmayın, aksine yüzmeyi öğrenin ve akıntının yönünü hissedin.

"Mükemmellik" ve "standart" takıntısından vazgeçin. Dilin birincil amacı iletişim kurmak, bağlantı kurmaktır, sınav olmak değil. Suyun kimyasal bileşimini kıyıda incelemektense, doğrudan suya atlayıp sıcaklığını ve akışını hissedin.

Daha çok izleyin, daha çok dinleyin, daha çok konuşun. En yeni filmleri izleyin, güncel popüler şarkıları dinleyin, ve daha da önemlisi, gerçek insanlarla iletişim kurun. Dilin gerçek senaryolarda nasıl kullanıldığını hissedin, ders kitaplarındakinden bin kat daha canlı ve ilginç olduğunu göreceksiniz.

Peki, birlikte "yüzecek" arkadaşlarımızı nerede bulacağız? Hele de dünyanın diğer ucundaysalar?

İşte bu noktada teknoloji, elimizdeki en güçlü kürek olabilir. Intent gibi araçlar tam da bunun için var. Bu, yapay zeka çevirisiyle entegre bir sohbet uygulamasıdır, gerçek konuşmaların "nehirine" doğrudan dalmanızı sağlar, dünyanın her yerinden insanlarla iletişim kurarsınız. Artık münferit kelimeler öğrenmezsiniz, aksine bir dilin o anki canlılığını deneyimlersiniz.

https://intent.app/

Yani, dostum, artık bir dil "arkeoloğu" olmayı bırak.

Bir dil "sörfçüsü" ol, değişen dalgaları yönet. Bir dahaki sefere yeni bir kelime veya yeni bir ifade duyduğunda, moralin bozulmasın. Heyecan duy, çünkü sen tam da dalganın tepesindesin ve dilin bu büyük nehrinin nasıl ileriye doğru çağladığına kendi gözlerinle şahit oluyorsun.