İngilizceyi 'Ezberlemeyi' Bırakın: Siz Dil Öğreniyorsunuz, Menü Değil!
Siz de hiç böyle hissettiniz mi?
En popüler kelime ezberleme uygulamalarını indirdiniz, kalın kalın dilbilgisi kitaplarını bitirdiniz, sayısız "İngilizce dehasının" ders notlarını kaydettiniz. Ama gerçek bir yabancı arkadaş karşınızda durduğunda, beyniniz bomboş kalıyor, yarım saat düşünüp, ağzınızdan sadece utanç verici bir "Hello, how are you?" çıkarabiliyorsunuz.
Hep düşünürüz ki, dil öğrenmek bir süpermarkette alışveriş yapmak gibidir; kelimeleri, dilbilgisini, cümle kalıplarını tek tek alışveriş sepetine atarız ve kasada ödeme yaptığımızda "akıcılık" becerisine doğal olarak sahip oluruz.
Peki sonuç? Alışveriş sepetimiz ağzına kadar doludur ama bu malzemelerle nasıl düzgün bir yemek yapacağımızı bir türlü bilemeyiz.
Bakış Açımızı Değiştirelim: Dil Öğrenmek, Yemek Yapmayı Öğrenmeye Daha Çok Benzer
Hadi "öğrenmek" kelimesini unutalım ve yerine "deneyimlemek" kelimesini koyalım.
Şöyle hayal edin: Siz bir dil "öğrenmiyor", aksine hiç tatmadığınız egzotik bir yemek yapmayı öğreniyorsunuz.
-
Kelimeler ve dilbilgisi, sizin malzemeleriniz ve yemek tariflerinizdir. Elbette çok önemliler, onlar olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Ama sadece yemek tarifini ezbere bilmek ve malzemelere bütün gün bakmak, güzel bir yemek sofrasına dönüşmez.
-
"Dil yeteneği" veya "dil hissi" (intuition), yemek yaparkenki "pişirme kıvamıdır" ('ateş ayarıdır'). Bu en büyüleyici kısımdır. Ne zaman çevirmelisiniz, ne zaman baharat eklemelisiniz, ne zaman ocağı kapatmalısınız? Bunların hiçbiri, yemek tarifindeki soğuk metinlerle tam olarak öğrenilemez. Kendi ellerinizle mutfağa girmeniz, yağın ısısındaki değişimi hissetmeniz, kokunun yayılmasını koklamanız ve hatta... birkaç kez batırmanız gerekir.
-
Hata yapmak, yemeği yakmak demektir. Her büyük şef yemeği yakmıştır, bunda utanılacak bir şey yoktur. Önemli olan yandı mı yanmadı mı değil, önemli olan tadına bakıp, ateşin çok mu yüksek olduğunu yoksa tuzu erken mi koyduğunuzu anlamanızdır. Her küçük "başarısızlık", gerçek "pişirme kıvamını" öğrenmenize yardımcı olur.
Bizim çoğumuzun dil öğrenmedeki problemi tam da burada yatıyor: Yemek tariflerini ezberlemeye çok odaklanıyoruz, ama ocağı yakmayı unutuyoruz.
Yemeği kötü yapmaktan, malzemeleri israf etmekten, başkalarının mutfak becerilerimizle alay etmesinden korkarız. Bu yüzden, her zaman hazırlık aşamasında kalırız, mutfak en taze malzemelerle dolup taşar ama ocak her zaman buz gibidir.
Gerçek "Akıcılık", Ocağı Yakma Cesaretidir
Peki, ocağı nasıl yakabiliriz?
Cevap çok basit: En basit yemekten başlayın.
Hemen baştan "Mançu Han Ziyafeti" (mükemmel ve derin bir sohbet) yapmayı düşünmeyin. Önce "domatesli yumurta" (basit bir selamlama) ile başlayın.
Bugünün hedefi "100 kelime ezberlemek" değil, "bugün yeni öğrendiğiniz 3 kelimeyle biriyle selamlaşmak".
Peki bu "kişi" nerede? Bu eskiden en büyük problemdi. Çevremizde o kadar çok yabancı arkadaş yoktu, sırf bunun için yurt dışına uçmak da çok pahalıydı. Sichuan mutfağı yapmak isteyen, ama Szechuan biberi ve acı biber bulamayan bir aşçı gibiydik.
Ama şimdi, teknoloji bize mükemmel bir "küresel mutfak" sundu.
Örneğin, Intent gibi bir araç, kendi çeviri özelliğine sahip "akıllı bir ocak" gibidir. Konuşup konuşamayacağınız konusunda endişelenmenize gerek yok, yapay zeka sizin "ev dilinizi" anında otantik "yabancı bir yemeğe" dönüştürecektir. Sadece cesaretinizi toplayıp dünyanın diğer ucundaki insanlarla sohbet etmeye başlamanız yeterli.
Onu kullanarak favori filmleri hakkında bir Fransız arkadaşınızla sohbet ettiğinizde veya son izlediğiniz animeler hakkında bir Japon arkadaşınızla tartıştığınızda, artık bir "öğrenen" olmaktan çıkarsınız.
Siz bir deneyimleyen, bir iletişim kuran, yemek yapma zevkini yaşayan bir şefsiniz.
Dilin gerçek büyüsü, ne kadar mükemmel cümleye hakim olduğunuzda değil, aksine sizi kaç ilginç insanla tanıştırdığında ve kaç farklı kültürel "tat" deneyimlettiğindedir.
Bu yüzden, tarifleri bırakmayın artık.
Mutfağa girin, ocağı yakın, cesurca yaratın, iletişim kurun, hata yapın, tadın. Dil öğrenmenin en güzel kısmının, tam da bu buharları tüten insan sıcaklığı olduğunu göreceksiniz.